KANSIZLIK (ANEMİ) NEDİR?
Anemi olarak da bilinen bu tablo kan
hastalıkları içinde en sık rastlanılan bir durum olup, kandaki
Hemoglobin (Hb) değerlerinin 11 g/ dl’nin altına düşmesi olarak
tanımlanır. % 90 olasılıkla nedeni demir eksiklidir. Demir vücutta oksijen taşıma görevindeki alyuvarların yapımı için gerekli bir maddedir.
Dünyada ;
Her 5 erkekten biri ( % 20’si)
Her 3 kadından biri ( %35’i)
Her 2 gebeden biri ( %50’si)
Her 5 çocuktan ikisi (% 40’ı) kansızdır, ancak pek çoğu bu durumlarını ne yazık ki bilmemektedir.
Gelişmiş ülkelerde 0-5 yaş arası çocuklarda kansızlığa rastlanma
sıklığı % 4-20 iken, az gelişmiş ülkelerde aynı yaş grubunda bu oran %
80’lere kadar çıkmaktadır. Ülkemizde bu oran % 50 (her iki çocuktan
biri) gibi oldukça yüksek bir değerdedir.
Demir eksikliği,
özellikle 6. ile 24. Aylar arasındaki bebeklerde ve ilkokul çağındaki
çocuklar başta olmak üzere tüm yaş gruplarında, kansızlığın en yaygın
nedeni olarak kabul edilmektedir.
DEMİRİN VÜCUT İÇİN ÖNEMİ NEDİR?
Demir, insan vücudunda toplam 4 gr kadar bulunmasına karşın, biyolojik
yönden oldukça önemli ve eksikliğinde ciddi sorunlara yol açan bir
elementtir. Demirin bu özelliği uzun yıllardır bilinmektedir. Eksikliği
genellikle büyümenin çok hızlı olduğu küçük çocukluk ve ergenlik çağı
ile hamilelik döneminde ortaya çıkar. Kadınlar ise, doğurganlık
dönemlerinde aylık adet kanamaları ile kan kaybetmeleri nedeniyle
‘kansızlık’ yaşayabilirler.
Bu faktörlerin yanında demir
içeriği düşük olan yiyeceklerin fazla tüketilmesi ve ayrıca besinler
yoluyla alınan demirin emiliminin de güç olması kansızlığın ortaya
çıkışını kolaylaştıran faktörlerdir.
Demirin vücuttaki en önemli
görevi ise “hemoglobin” yapımıdır. Hemoglobin, kanımızdaki alyuvarlarda
bulunur ve tüm dokuların yaşaması için gerekli olan oksijeni taşıma
işlemini gerçekleştirir. Diğer bir deyişle, oksijen yaşantımız için ne
kadar önemli ise oksijenin kullanılabilmesi içinde demir o kadar
önemlidir.
KANSIZLIK EN ÇOK KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Araştırmacılara göre kansızlık, kadınlar (öncelikle gebelerde) ve
çocuklarda daha yaygındır. Başlıca risk grupları; Doğurganlık çağındaki
kadınlarda, gebelik döneminde demire olan ihtiyacın artmasıyla ayrıca
emzirme döneminde ve aylık adet kanamaları nedeniyle kan kaybı yaşayan
kadınlarda kansızlık daha sık görülür. Bebekler ve çocuklarda, hızlı bir
büyüme temposu olduğundan gelişmenin sağlıklı sürdürebilmesi için
demire daha fazla ihtiyaç vardır. Ancak besinlerle alınan demir tek
başına bu ihtiyacı karşılamakta yeterli olmadığından dışarıdan demir
takviyesi gerekebilir.
Genç kızlık döneminde de yine hızlı
büyüme ve aylık adet kanamaları nedeniyle demire olan gereksinim
fazladır. Kronik alkol kullanımı, ağrı kesici ilaçların sürekli
kullanılması ve düzensiz beslenme de kansızlık riskini artırır. Düşük
sosyo- ekonomik düzeyde olanlar, vejetaryenler (et yemeden besleneler),
ülser, parazitler hastalık vb. gibi kronik hastalıkları olanlarda
kansızlık sıkça görülür.
KANSIZLIĞIN (ANEMİ) NEDENLERİ NELERDİR?
Yetersiz demir alınması; normal beslenme sırasında gıdalar yoluyla
alınan demirin yetersizliğinde görülür. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük
toplumlarda, beslenme alışkanlıkları yanlış olan insanlarda daha sık
görülmektedir.
Bebeklerde; ek besinlere geç başlama, anne sütü
yerine inek sütüyle beslenme kansızlığa neden olabilir. Özellikle 6-24.
aylar arasında sıktır.
Erişkinlerde ise vejetaryenlik, yanlış
uygulanan zayıflama rejimleri ve yeme bozuklukları da kansızlığa neden
olabilir. Ayrıca adet kanamasının fazlalığı da kansızlığa yol açabilir.
Doğumla ilgili nedenler; sık doğumlar, çoğul gebelikler, annenin 2
yıldan sık aralıklarla veya 4’ten fazla sayıda doğum yapması gibi
durumlar kansızlığa neden olabilir.
Demir gereksinimin arttığı
durumlar; ülser kanamaları, kadınlarda adet kanamaları gibi kan
kayıpları, parazit enfeksiyonları, özellikle bebeklerin ilk yaşı ve
ergenlik dönemi gibi hızlı büyüme dönemlerinde vücudun demire olan
ihtiyacı artar ve artan bu ihtiyacın tek başına besinlerden
karşılanamadığı durumlarda kansızlık görülebilir.
Demir
emiliminin bozulduğu durumlar; uzun süren ishaller, kronik
enfeksiyonlar, sindirim sisteminde bozukluklar vücuda alınan demirin
emilimini bozarak kansızlığa neden olabilir. Kurşun zehirlenmesi;
özellikle yoğun araç trafiğinin yaşandığı kent merkezleri başta olmak
üzere akaryakıttaki kurşunun havaya karışması ile oluşan kurşun
zehirlenmeleri de kansızlığa neden olabilmektedir.
KANSIZLIĞIN BELİRTİLERİ
1- Yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, çabuk yorulma
2- Çalışma kapasitesinde azalma
3- Sık hastalanma
4- İştahsızlık, bulantı
5- Ciltte, göz kapaklarının iç kısmında ve avuçta solukluk
6- Çarpıntı ve nefes darlığı
7- Daha fazla üşüme
8- Konsantrasyon bozukluğu
KANSIZLIĞIN YOL AÇTIĞI SORUNLAR
Kansızlık, tedavi yapılmadığında ya da geciktirildiğinde önemli sonuçlara neden olabilir.
Gebelerde;
- Bebek ölümleri artabilir.
- Düşük kilolu bebek doğurma riski artar.
- Erken doğum riski artar.
- Vücut direnci düşer ve hastalıklar daha sık görülür.
- Doğum sonrası loğusalık dönemi problemleri artar, doğumda kan verilmesi (transfüzyon) gerekebilir.
Bebek ve çocuklarda;
- Büyüme olumsuz etkilenir genelde yavaşlar.
- Fiziksel aktivite azalır.
- Hastalıklar daha sık görülür.
- Algılama, öğrenme ve yorumlama fonksiyonları azalır, dikkat dağılması, yorgunluk ve ilgisizlik artar (okul başarısı düşer).
Yetişkinlerde;
- Sürekli yorgunluk hissi vardır, halsizlik oluşur, iş gücü azalır.
- Hastalıklar daha sık görülür.
KANSIZLIK NASIL ANLAŞILIR?
Hekim muayenesi ile birlikte yapılacak basit bir kan sayımı ile
kansızlık tanısı konulabilir. Tam kan sayımında düşük hematokrit (
%33-35’den az) ve hemoglobin (11g/dl’den düşük) değerleri kansızlık
göstergesidir. Gebelerde bu sınır 10 g/dl’nin altı olarak kabul edilir.
NASIL TEDAVİ EDİLEBİLİR?
Kansızlık tedavisinde uygun demir ilaçlarının hekiminizin önerdiği doz
ve sürede kullanılması yeterlidir. Ancak kansızlık tedavilerinin en az
üç ay sürmesi gerektiği düşünüldüğünde tadı hoş, alımı kolay ve mide
şikayetlerine yol açmayan bir demir ürününün seçilmesi önemlidir.
Seçilecek ilacın emiliminin yiyeceklerden etkilenmemesi de ayrıca dikkat
edilmesi gereken bir husustur. İlaç tedavisi yanında demir açısından
zengin besinler tercih edilmelidir.
DEMİRDEN ZENGİN BESİNLER
Hayvansal gıdalardan kırmızı sakatat en zengin demir kaynağıdır. Diğer
yararlı gıdalar ise; kırmızı et, tavuk, yumurta, kabuklu deniz
mahsulleri ve balıktır (en zengini somon). Bitkilerden ise buğday, darı
ve yulaf taneli olduğunda demirden daha zengin durumdadır. Diğer pek çok
vitamin ve mineral gibi demirde özellikle tahıl tanelerinin dış
kısmında bulunur; örneğin buğday öğütülürken içerdiği demirin %75’i
kepeğinde kalır, yani buğday unu tane buğdaya göre ancak %25 demir
içerir. Demir tencere ve demir mutfak aletleri besinlere demir katma
açısından etkilidir. Ispanağın, demir içeriği açısından zengin olarak
bilinmesine karşın bu bilgi tam doğru değildir, zira içerdiği bazı
maddeler nedeniyle ıspanak, kara lahana gibi birçok sebzenin yapısında
bulunan demirin vücuda sanıldığı kadar bir faydası olmamaktadır.
Kuru üzüm, kuru kayısı, kuru erik, badem, fıstık, ceviz gibi
kuruyemişler ile çekirdekler demir yönünden çok zengin olmamakla beraber
yeterli düzeyde demir içerirler. 1 çorba kaşığı pekmezde yaklaşık 3 mg
demir bulunur. Günde bir bardak portakal suyunun içilmesi bitkilerden
alınan demirin emilimini bir kat artırırken, çay ve kahve tüketimi demir
emilimini %75 oranında azaltmaktadır.
BESİNLERLE ALINAN DEMİRİN EMİLİMİNİ ETKİLEYEN DURUMLAR
Bağırsaklardan demirin emilimini artıran durumlar;
- Büyüme dönemi, gebelik, emzirme, kanama gibi demire olan gereksinimin artması
- Midedeki asit salgısının artması
- C vitamini varlığı
- Vücuttaki demirin normal düzeyden düşük olması
- Kırmızı et yenilmesi
- Proteinden zengin gıdalarla beslenme
- Narenciye ve yeşil sebzeler tüketilmesi
- Demir mutfak gereçleri
Bağırsaklardan demir emilimini azaltan durumlar;
- Midedeki asit salgısının azalması
- Antiasit ilaç kullanımı
- Hububattaki fitat maddesi
- Yeşil yapraklı sebzelerde oksalat bulunması
- Soya proteini
- Çay ve kahve içilmesi
- Barsak hareketlerinin hızlanması
BEBEKLERDE KANSIZLIĞI ÖNLEMEDE İPUÇLARI
• İlk bir yıl bebeğinize anne sütü verin. Eğer sütünüz yetersiz ise
bebeğinize demir ile güçlendirilmiş mamalar verebilirsiniz. Yine bu
durumda ek besinler anne sütünden ayrı öğünlerde verilmelidir.
• İlk 3 aydan sonra ek demir tedavisi uygulayın (hekiminizin görüşünü alarak)
• Çocuğunuzu demir içeriği zengin gıdalarla besleyin.
• 1-2 yaşındaki çocuğunuzun içtiği inek sütünü günlük en fazla yarım
litre ile sınırlayın. Daha fazlası, gıdalarla aldığı demirin emilimini
azaltacağından kansızlığa sebep olabilir.
• Bebeğinizi haftanın birkaç günüde demir içeriği zengin et, tavuk, balık, yumurta, fasulye ve kuru hububatlarla besleyin.
• Bebeğinize bol bol C vitamini yönünden zengin gıdalar (portakal suyu
vs.) verin. C vitamini demirin emilimini artırmaktadır. Bebek ve çocuk
beslenmesinde çayın kesinlikle yer almaması gerekmektedir.
• Tuğla yada toprak yiyen bir çocukta kansızlık kolayca gelişebilir. Bu nedenle böyle durumlarda gerekli önemli almak şarttır.
• Doğum sırasında anneden bebeğe, bebeğin ilk 4-6 aylık ihtiyacını
karşılamaya yetecek kadar demirin geçtiği bilinmektedir. Hızlı bir
büyümenin olduğu ilk yıllarda (özellikle 6. ve 24. aylar arasındaki
dönemde) besinlerle alınan demir pek çok bebekte tüm ihtiyacı
karşılamaya yetmediği için dışarıdan demir desteği alınmasına ihtiyaç
vardır.
GEBELERDE VE YETİŞKİNLERDE KANSIZLIĞI ÖNLEME YOLLARI
Demir içeriği yüksek olan gıdalar; kırmızı et, tavuk, balık, kepekli
ekmek veya vitaminle zenginleştirilmiş ekmek ve tahıl
(pirinç,mısır,buğday) sıklıkla tüketilmelidir.
• Demir kaplarda pişirilen yemeklerde de demir birikimi olacağından demir kaynağı olabilir.
• Yemeklerde çay ve kahveden kaçınılmalıdır, çünkü bu gıdalar demiri bağlayıp bağırsaklardan emilimini azaltan maddelerdir.
• Yüksek miktarda kalsiyum ve magnezyumda demir emilimini azaltacağı
için kullanacağınız demir ilacı ile beraber kalsiyum veya magnezyum ilaç
alınmaması gerekmektedir.
• Midede gaz, şişkinlik, yanma gibi
şikayetler nedeniyle antiasit denilen çiğneme tableti ve şuruplarının
ve ayrıca içerisinde yine demir emilimini etkileyen maddeler bulunan
maden sularının sık olarak içilmesi demirin emiliminin azalmasına yol
açar.
• Gebelik sırasında kan hacminin %50 arttığı göz önünde
bulundurulursa düzenli demir alımının ne derece önemli olduğu anlaşılır.
Anne adaylarının gebeliğin 4. ayından başlayarak düzenli olarak
dışarıdan ek demir tedavisi alması gerekmektedir. Artan demir ihtiyacını
karşılamak için demir içeren besinlerin tüketimini de bir yol olabilir.
Ancak tüm bu demir ihtiyacının besinlerden karşılanabilmesi için
alınması gerekli besin miktarı normalden çok daha fazla kalori
içerdiğinden uygun bir beslenme biçimi değildir.
DEMİRİN DOĞAL KAYNAKLARI
Demir hayvansal yiyeceklerde daha fazladır. Bitkilerden genel olarak
demir gereksinmesinin karşılanmasını beklemek doğu değildir. Vitamin
yönünden zengin olmalarına karşın bitkiler demir için iyi bir kaynak
olamazlar. Aşağıda önemli besinlerdeki demir miktarları ve vücut
tarafından emilim yüzdeleri yer almaktadır. Esas önemli olan nokta
besinlerin içerdiği demirden çok ne kadarının vücut tarafından
emilebildiğidir.
BESİN 100 gr.da DEMİR
Dalak 15"" mg
Bira mayası 17.3 mg
Pekmez 16.1 mg
Buğday kepeği 14.9 mg
Kabak çekirdeği 11.2 mg
Karaciğer 8 – 9 mg
Ay çekirdeği 7.1 mg
Darı 6.8 mg
Maydanoz 6.2 mg
Yulaf 4 – 6 mg
Yer elması 3.4 mg
Ceviz 3.1 mg
Kırmızı et 2 – 4 mg
Yumurta 2 – 3 mg
Baklagiller 2 – 3 mg
Mercimek,pirinç 3 – 4 mg
Yeşil sebze (ÇİĞ) 1 – 8 mg
Balık 0.5 - 1.5 mg
Meyve 0.3 – 4.0 mg
Patates 0.3 – 2.0 mg
Tavuk 1.5 mg
Fındık,fıstık 1 – 3 mg
Süt 0.1 – 0.4 mg
BESİN EMİLİM YÜZDESİ
Dana eti % 15 – 20
Balık eti % 10
Dana karaciğeri % 9 – 17
Soya fasulyesi % 5 – 7
Yeşil salata % 4 – 5
Buğday % 4 – 5
Mısır % 3 – 4
Kuru fasulye % 2 – 3
Ispanak % 1 – 2
Pirinç % 1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder